İstanbul’a ilk geldiğimde kuzenimin yanında kaldım 6 ay kadar, isim annem olandır aynı zamanda. Ve de ailenin, ikinci ilk çocuğu. .1,5 yaşındayken yapılan penisilin iğnesiyle birinci Seda ablam Melek annemin, yani amcamın, Enver babamın karısının kucağında göçmüş dünyadan. Acıdır ilkinin hikâyesi, hoş ikincisinsinin de en sevdiği, eski Türk filmleridir ve ikisinin de adı aynıdır; Seda. Sonra İsim annem ve de boklu bezlerimin temizleyicisi Seda ablam gelmiş dünyaya. O hep ailemizin rol modeliydi. Üzerine yüklenmiş yükle hepimizin hayatında önemli yeri olan güzel gözlü kadın. Sahiden güzel, Türkân Şoray gözlüdür hani. Bak gözlerine, kaybol cinsinden. Kocaman elâ gözlü, güzel kadın.Genlerinin büyük göz kısmını babasından, renginiyse annesinden almış.
İstanbul’a ilk gelip bu işi burada yapacağım diye tutturduğumda, herkes yapamazsın dedi ama o bana ve benim erken uyanmalarıma katlandı, yayın yüzünden gelen servis yüzünden. Bizim ailede galiba erkekler yüksek sesi severken, kadınlar bir o kadar imtina etti yüksek sesten. En ufacık seste zıplayıveren kadınlardır sülalemin kadınları. Bu yüzden İstanbul’un karmaşa dolu gürültüsünde beni kurtaran hep kulaklığım oldu.
Yıllar sonra sosyal medya hayatımıza girdiğinde, birer birer eski iş arkadaşları da bulmaya başladı. Ve o bulanlardan biriside, kuzenimin evinde kaldığım zamanlardan, U çizerek işime gittiğim servis arkadaşlarımdan biriydi. Ve ilk sorduğu soru, “halâ kulaklıkların kulağında mı” olmuştu:))
Evet halâ kulaklıklarım, sokağa çıktığımda kulaklarımda. Çünkü müzik varsa kulağımda, kendimi dünyanın hakimi hissediyorum. Dünya umrumda olmuyor, dünya benim etrafımda dönmeye başlıyor. Bütün saygısızlıkları müzikle bastırabiliyorum. Bu şehrin bütün çirkinliklerini de müzikle kapatıyorum, çünkü böylesi kolayıma geliyor.
Tabiki bu İstanbul’da başlayan bir alışkanlık değildi. Ankara’ da başladı. Özgürlüğümü kazandıkça, çirkin sesleri de duymaya başladım. Ve onları duymamak için bir kaçıştı müzik.
Siz hiç müzikle sarhoş oldunuz mu? Ben çokça oldum, bu dünyadan kopup yeniden bu dünyaya geri döndüm müzikle.
Durduk yere aklıma geldi o eski servis arkadaşının söyledikleri. Tuhaftır eski Türk filmlerinin en önemli yapıtaşı da müziktir. Kendinize bir iyilik yapıp, müzikle arada kaybolun bu dünyadan. Ve aynı şarkıyı defalarca dinleyip her seferinde başka bir enstürmanı duymaya çalışın.
Aklınıza bir şarkı takılsın, bütün gün boyunca nereden çıktı şimdi bu deyin, e mi:))